MHP MYK Üyesi ve Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan TBMM’de gündem dışı söz aldı. Türkiye’de obezite (şişmanlık) sorununa değinen Aycan “Obezitede Avrupa birincisiyiz” dedi.
Aycan ” Dünya Sağlık Örgütü, obeziteyi, “İnsan vücudunda sağlığı etkileyecek şekilde fazla, aşırı ve anormal yağ birikmesi.” olarak tanımlıyor ve bunun ölçüsü olarak da tüm dünyada kullanılan kriter, “vücut kitle indeksi” diye bilinen bir indeks var. Bu indeksin 30’un üzerinde olması “obezite” yani “şişmanlık” olarak tanımlanmaktadır, 25 ile 30 arasında olması ise “fazla kilolu” diye tanımlanmaktadır.
Şimdi, obezite yani şişmanlık tüm dünyada artarak seyretmektedir fakat daha kötüsü, en çok ülkemizde artmaktadır. Maalesef, 2016 rakamlarına göre Türkiye yüzde 32 obezite sıklığıyla Avrupa’da 1’incidir. En fazla obezite sorununun olduğu ülke maalesef ülkemizdir. Dünyada da 17’nci sıradayız. Bu 17 ülkenin içerisinde Amerika Birleşik Devletleri dışındaki diğer ülkelerin hepsi az gelişmiş ülkelerdir. Yani şu an obezite başlı başına bir sorundur, bir halk sağlığı sorunudur; kendisi, direkt sağlığı etkileyen bir faktördür ama beraberinde de birçok hastalığı getiren bir sorundur. Kalp hastalıkları, damar hastalıkları, şeker hastalığı hipertansiyon, kanser gibi hastalıkların da temelinde obezite vardır. Bu, hızla artmaya devam etmektedir ve ülkemizin, bu yönden, belki de başı çok belaya girmiş durumdadır, çok acil önlem almamız gereken bir konudur.
Neden obezite hızla artıyor? Evet, birtakım olumsuzluklar vardır. Mesela kadınlarımızda daha yüksektir obezite; Türk kadınlarında 20 yaş üstünde obezite sıklığı yüzde 40’tır. Daha kötüsü, çocuklarımızda ve gençlerde de obezite artmaktadır. Şu an, genç ve çocuk yaş grubunda yüzde 8,3’le obezite sık görülen bir vaka durumuna gelmiştir, aynı zamanda fazla kiloluğu da dikkate aldığımızda, maalesef yüzde 25’leri bulmaktadır. Bu, yaşam alışkanlıklarımızın değişmesiyle alakalıdır. Çocuklarımız gün boyu internette ya da televizyon başında sürekli yüksek kalorili yiyecekler tüketmektedir. Beslenme alışkanlıklarımız bozulmuştur, yeme alışkanlıklarımız bozulmuştur ve tüm bu bozukluklar, tüm bu sıkıntılar, beraberinde çocuklarımızda da gençlerde de obezite sorununa sebep olmuştur.
Bilmiyorum, hiç okullara gittiniz mi? Okullarda ekmek arası patates, üzerine mayonez, ketçap döküp yiyen bir çocuk grubu oluşmuştur. Bu sorun, tabii ki Türkiye’nin şu an en önemli sorunudur, en sık görülen sağlık sorunudur.
Ne yapmak lazım? Tedaviyle ilgili birtakım söylemler var. Örneğin diyet tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi gibi tedavi yöntemlerini görüyoruz. Bunların hiçbirisi etkili değil, bunların çok da başarılı olduğu da söylenemez ve hepsi de çok ciddi sağlık harcamalarını getirmektedir. Özellikle bütün televizyon kanallarında şu empoze ediliyor: “Yiyin, sürekli yiyin, üzerine de diyet yapın.” gibi bir yaklaşım ortaya çıkmış. Herkes diyetisyenleri dolaşmakta, farklı farklı diyetler uygulamaktadır, bu da çok kötü bir çağrışımdır; sanki diyetle çözülecekmiş gibi herkes bir diyet uygulamakta ve bunun reklamları yapılmaktadır. İlaçla da çok tedavi etmek mümkün değildir, bu da küresel sermayenin yeni bir oyunudur; sağlıklı insanlara ilaç satmak ve bunu da bir çare olarak göstermek de çok tehlikelidir. Ama çok daha büyük bir tehlike, şu an bütün televizyon kanallarında mide ameliyatlarının reklamı yapılmaktadır bu da çok ciddi bir para harcamasına sebep olmakta ve sonuç da alınmamaktadır.
Bizim önerimiz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak -bu konuda Meclis araştırması teklifi de yaptık, mutlaka Milliyetçi Hareket Partisinin bunu gündeme getirmek çabası var- buna destek bekliyoruz, bu konuda bir Meclis araştırması istiyoruz ve bununla birlikte bu konuda politikaların oluşturulmasını bekliyoruz. Mutlaka tedaviden çok korumaya yönelik, önlemeye yönelik önlemler alınması gerekir.
Bu konuda tüm tarafların bir araya gelmesiyle Türkiye’de obeziteyle mücadele planını oluşturmamız lazım. Yeme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım. Hiçbir şey yapamıyorsak porsiyonlarımızı yarıya indirelim, bu bile çok faydalıdır. Alınmış kiloyu vermek çok zordur. Bir bardak kola içtiğinizde 500 kalori alırsınız. 500 kaloriyi tekrar vermek için bir saat yani 8 kilometre koşmanız lazım. Bu da pratik açıdan mümkün değildir. En iyisi almamaktır diye düşünüyorum.” dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=3YdX4_0zGAQ