“YOLLARI AYRI OLANLAR BİRLİKTE PLAN YAPAMAZLAR…”
KONFÜÇYÜS
Taşra dediğimiz illerde müdürlük değil liderlik yapması gereken kişilerin en önemli görevi planları uygulama, yayma, benimsetme ve tanıtmanın yanında yerel idare, kamu kurum kuruluşları ve özel sektör kuruluşları ile bütünleşip halka ulaşmak olmalıdır. Taşra il müdürlüklerinde görevli personelin bu hizmetin gereklerine uygun olup olmadığı, planlamayı bilip bilmediği, kurumun kuruluş amacına uygun olup olmadıkları sorgulanmalıdır. Çünkü iyi planları ancak ve ancak ehil ve liyakatli personel hayata geçirebilir.
Afetle ilgili görevli kurumlar, üstlendiği vazife gereği toplumun hemen tüm kesimleriyle paydaş ilişkisine sahiptir. Paydaşları planlamaya dâhil etmek, yapacakları işlerle ilgili katılım sağlamak ve bu katılımı sürekli kılmak en önemli husus gibi gözükmektedir. Dolayısıyla bu anlamda yapılacak çalışmaların hayatın gerçekleri göz önünde bulundurularak planlanması gerekiyor.
İyi planlama demişken, iyi bir planlamadan beklenen bazı özellikleri ifade etmek gerekiyor sanırım. Planlama, insanları davranışlarını değiştirmeye zorlamak yerine, kendisini insan davranışlarına göre ayarlamalı, beklenen kurumsal ve bireysel davranışlara adapte olabilecek nitelikte olmalıdır. Halkı, diğer ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarını sürecin bir elemanı olarak entegre etmeyen bir planlama anlayışının herhangi bir afete müdahalede başarılı olması beklenemez. Şeklen planlamaya dâhil edilen, ancak uygulamada herhangi bir fonksiyonu olmayan, sadece hizmet bekleyen konumunda tutulan bir vatandaş görüntüsünün varlığı bile, bu planın başarısızlığı için yeterli bir göstergedir.
Şimdi birkaç soruyla biraz düşünelim.
Türkiye de bugüne kadar yapılmış afet planları bir afetten sonra hakkıyla uygulanabildi mi?
Vatandaş bu planların içerisinde var mıdır, neresinde, hangi roldedir?
Planlarda herhangi bir pozisyonu bulunmayan muhtarlar ve güvenliği sağlamakla görevli kolluk kuvvetleri marifetiyle yardımların dağıtılması, bu planın ruhuna ve afet yönetim ilkelerine uygun mudur?
O halde son soruyu şöyle soralım: 100 yıl önceki teknikle yapılmış tren raylarının üzerinde son teknoloji harikası ve saatte 300 km. hız yapabilen hızlı treni kullanabilir misiniz?
Kullanamazsınız!
Japonya’da imal edilen hızlı tren, saatte 320 kilometrelik mesafeye ulaşmaktadır. Ama aynı türden bir tren, Amerika’da bir saatte 160 kilometre yol kat edebilmektedir. Aradaki bu büyük farkın sebebi, trenlerin üzerlerinde hareket ettikleri raylardadır. Yani temel unsurlardadır.
Amerika’daki demiryolları 19.yüzyılda kullanılan buhar trenlerine göre yapılmıştır. Oysa Japonya’daki raylar, üzerlerinde hareket eden son model hızlı trenler gibi yüksek kalitede tasarlanmıştır. Dolayısıyla Amerika’daki hızlı trenler ileri teknolojiye sahip olsalar da, tren rayları eski model olduğu için, yüksek hız yapamazlar. Çünkü o eski model raylarda çok hızlı gitmek, büyük felaketlere sebep olabilir.
Yani sorun planlarda olmayıp, planı uygulayıcı aktörlerin, bu eyleme neden katılamadığının altyapısına bakmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Afetsiz günler dileğiyle…
*
HÜSEYİN KANZA