Türkiye’nin afet tarihine baktığımızda, bir olay-bir mevzuat şeklinde yuvarlanarak gittiğini görüyoruz. Olay sonrası çıkartılan mevzuatların daha sonraki dönemi pek etkilemediği, önlem amacıyla yapılan kanuni düzenlemelerin hayatımıza dokunmadığı, alışkanlıklarımızı değiştirmediği, bu olayların sürekliliğinden kaynaklı zararlarımızın ortaya çıkamaya, yaşanmaya acı bir gerçek olarak kayıtlara geçmeye devam ettiği görülmektedir.
Aslında sorunun mevzuat eksikliği ya da uygulamalarda değil yaklaşımdan kaynaklı olduğu bellidir.
Ülkemizde afet ve acil durumlar özelinde, tutum ve davranış değişikliğinin olumluya dönüşmesi için, kanun eksikliğinden ziyade uygulanmasının büyük bir sorun teşkil ettiği görülmektedir. Mevcut sisteme baktığımızda denklemin kanun ve kaza ile kader üzerine kurulduğunu görürüz. Kanun var kaza yok ise problem yok, kanun var kaza var ise kanunda eksiklik var gibi bir sonuç çıkartılmaktadır. Bu sağlıklı bir yaklaşım olmadığı gibi çözüm de üretememektedir.
Çünkü insanlar, inanmadıkları şeyi alışkanlık haline getirmezler.
ALIŞKANLIKLARIMIZ…
Bugün size uyuyan afetlerden bahsetmek istiyorum. Afetin uyuyanı mı olurmuş? Dediğinizi duyar gibiyim. Evet, yeryüzünü sallayıp, evlerimizi başımıza yıkarak kendisini gösteren afetler olduğu gibi sinsice, sessizce, fark ettirmeden ama çok büyük yıkımlara sebep olan uyuyan ve uyutan afetlerimizde bulunmaktadır…
Bunların başında UYUŞTURUCU alışkanlığı geliyor. Sigara, alkol, kumar gibi zararlı alışkanlıkların içerisinde en tehlikelisidir uyuşturucu. Bugün ülkemiz ile birlikte dünyada hiçbir zaman olmadığı kadar çok ve çeşitli uyuşturucu türü mevcuttur. Artık bildiğimiz uyuşturucularla birlikte sentetik denilen kimyasal yöntemlerle üretilmiş zehirler de toplumlar için bir problem haline gelmiştir. Hem kişisel sağlığımızı hem de toplumsal düzen ve güvenliğimizi etkileyen bu tehdide karşı, uluslararası bir organizasyonla ve ilgili tüm kurum/kuruluşların koordinasyonuyla mücadele etmek gerekiyor. Üstelik uyuşturucuya olan talep devam ettiği sürece ticaretini engellemek de bir o kadar zorlaşmaktadır.
Uyuşturucu diye tanımladığımız bu maddelerin çeşitlerine bir göz atalım.
Eroin, haşhaş bitkisinde doğal olarak bulunan afyondan elde edilen yarı sentetik bir opioiddir. Afganistan küresel uyuşturucu pazarlarına arz edilen eroinin en büyük miktarının kaynağı olmaya devam etmektedir. (UNODC, 2022 Afganistan Afyon Araştırması Raporu).
Balkan Rotası; Afganistan’dan başlayarak İran, Türkiye ve Balkan ülkeleri üzerinden Orta ve Batı Avrupa’ya ulaşan bu güzergâh eroin dahil diğer opiyatların Avrupa’ya kaçakçılığında on yıllardır en sık kullanılan rotadır.
Esrar dünyada en yaygın kullanılan uyuşturucu olmaya devam etmektedir. Sınırlı sayıda ülkede yoğunlaşan diğer bitkisel bazlı uyuşturucuların aksine, esrar dünyanın hemen hemen her bölgesinde üretilmekle birlikte yasa dışı ekimi ve kaçakçılığı da en çok yapılan uyuşturucu maddedir. Kubar esrar, toz esrar ve likit esrar yasa dışı uyuşturucu pazarlarında en fazla bulunan esrar ürünleridir.
Kokain, merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı bir etki gösteren; en fazla Kolombiya, Peru ve Bolivya’da yetişen Erythroxylon Coca isimli bitkinin yapraklarından elde edilir.
Ecstasy, Amfetamin tipi uyarıcıları olup, sentetik yollarla elde edilen bir maddedir. Avrupa (çoğunlukla Hollanda ve Belçika olmak üzere) küresel boyutta en büyük üretim bölgesi ve tedarikçisi olmaya devam etmektedir.
Captagon, sentetik uyuşturucudur. İlk olarak 1960’larda Almanya’da bulunan bir ilaç firması tarafından tıbbi amaçlı üretilmiştir. Captagon adı aynı zamanda üretilen bu ilacın ticari ismidir. 1986 yılında fenetylline Birleşmiş Milletler 1971 Psikotrop Maddeler Sözleşmesinde üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır.
Metamfetamin; bağımlılık yapma potansiyeli yüksek olan Captagon, amfetamin ve ecstasynin de yer aldığı ATS sınıfında yer alan sentetik bir uyarıcıdır. Yasa dışı uyuşturucu pazarlarında metamfetamin toz, kristal, sıvı ve tablet formunda bulunmaktadır.
Yeni Psikoaktif Maddeler (NPS – New Psychoactive Substance), Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Sözleşmeleri kapsamında kontrole tabi olmayan ve kannabinoidler, katinonlar, triptaminler, opioidler, benzodiazepinler vb. 14 farklı grupta sınıflandırılan geniş bir yelpazeye sahip uyuşturucu maddeler olarak ortaya çıkmıştır. Bu maddelerin çoğu, uluslararası düzeyde kontrole tabi uyuşturucuların (kokain, esrar, eroin, LSD, ecstasy ve metamfetamin, vb.) etkilerini taklit etmektedir ve sıklıkla bunların yerine “yasal-(legal highs)” adı altında küresel uyuşturucu pazarlarına sunulmaktadır.
Sentetik uyuşturucular (BONZAİ), uyuşturucu ve hayal gösterici etkileri olan, tamamen sentetik narkotik bir madde olup 300’e yakın kimyasal çeşidi vardır. Çin’den getirilen hammaddenin içerisine haşere ve tarım ilacı gibi zehir katkılar eklenmektedir. Zehirlenen kullanıcı bu katkıların etkisini narkotik madde etkisi sanmaktadır. Ada çayı, damiana çayı, yavşan otu, kekik, esrar, kına, hint kınası, kimyon gibi bitkisel ürünlere spreyleme yoluyla emdirildiği gibi, kâğıt üzerine spreylenmiş olarak ele geçirilmiş örnekleri mevcuttur.
Mevzuatlar…
Ülkemizin bu afeti engelleme ve minimize etme amacıyla çıkarttığı mevzuatlara bir göz atalım isterseniz. Yasal düzenlemeler birçok farklı mevzuatta yer almaktadır. Ancak temel kanuni düzenlemeleri üç ana başlık altında toplayabiliriz.
1-26 Eylül 2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188, 190 ve 191. Maddeleri.
2-03 Mart 1986 tarihli ve 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun.
3-2 Haziran 1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun.
Türk Ceza Kanunu’nda her türlü uyuşturucunun imal ve ticareti veya temin ile kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi, bulundurulması, kullanımın kolaylaştırılması veya özendirilmesi gibi eylemler ceza yaptırımına bağlanmıştır. Bu yaptırımlar çerçevesinde imal, ithalat ve ihracat suçlarında 20 yıldan 30 yıla kadar, ticaret suçunda 10 yıldan 20 yıla kadar, kullanımın kolaylaştırılması ve özendirilmesi suçlarında 5 yıldan 10 yıla kadar, kullanmak ve kullanmak için bulundurmak suçlarında ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve çeşitli miktarlarda para cezaları uygulanmaktadır.
Kurum ve Kuruluşlar…
Uyuşturucuyla mücadelede Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Jandarma Genel Komutanlığı (JGK), Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü (GMGM) etkin olarak görev yapmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili kuruluşları, Adli Tıp Kurumu (ATK), Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) gibi kurumlar da uyuşturucunun arzıyla mücadelede önemli görevler üstlenmektedir.
Uyuşturucu ile mücadelede harcanan paraya gelecek olursak.
2020 yılında 1.840.513.297 TL.
2021 yılında 2.340.421.544 TL.
2022 yılında 4.264.683.725 TL.
Kaynak:(Türkiye Uyuşturucu Raporu, EGM, Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı, ANKARA – 2023 EGM Yayın Katalog No: 763 NSB Yayınları: 52 Yayın No: 2023/7 1.Baskı)
2015-2023 yılları arasında 23 farklı ülke ile 60 operasyon yapılmış, 61 ton esrar, 3,1 ton eroin, 7,3 ton kokain, 504.000 adet ecstasy tablet ve 9,6 milyon Captagon tablet ele geçirilmiştir. 2021 yılında 215.771, 2022 yılında ise 246.237 olaya müdahale edilmiştir. Bu olaylarda 313.786 şüpheli yakalanmıştır.
Görüldüğü üzere ülkemizde uyuşturucu afetiyle ciddi bir mücadele içerisindeyiz. Ancak nedense ülkemizdeki uyuşturucu kullanımı gün geçtikçe artmakta ve birçok insanın hayatını karartmaktadır. Türkiye Uyuşturucu Raporu verilerine göre, izleme, bilgi paylaşımı, işlevsel bir erken uyarı sisteminin tesisi ve farkındalık artırımı bu tür uyuşturucularla mücadelede en gerekli vasıtalardır. Bunların yanı sıra bu maddelerin hızlı bir şekilde tespiti ve etkilerini ortaya çıkarmak için mevcut laboratuvarların kapasitelerinin güçlendirilmesi de hayati bir önem teşkil etmektedir.
Küresel ve uyuyan uyuşturucu afetine karşı ne yapabiliriz?
Küresel bir sorundur. Ve artarak, büyüyerek devam ediyor. Uyuşturucu örgütleri sürekli yeni yöntemler ve güzergahlar belirleyerek faaliyetlerine devam etmektedirler. Çünkü bu işten çok büyük paralar kazanılmaktadır. Türkiye bu anlamda köprü gibi kullanılmaktadır. Hatta terör örgütleriyle dahi iş birliğine giren bu karanlık odaklar, kara, deniz ve hava yollarımız kanalıyla, doğuyla batı arasındaki geçiş güzergahı olmamız nedeniyle ülkemizi kullanmaya devam etmektedirler.
Örneğin, Suriye’ de 2011 yılından bu yana çatışmalar devam ediyor. Bu durum Suriye’nin başta Captagon olmak üzere amfetamin tipi uyarıcıların üretimi ve kaçakçılığında küresel boyutta önemli tedarikçi ülkeler arasında yer almasına neden olmuştur. Tabi ki sınırımızdaki bu kontrolsüz durumun olumsuz yansımalarından bir tanesi de uyuşturucu olarak bizi etkilemeye devam etmektedir.
Sevgili Dostlar!
Bu konu buraya sığmaz. Ancak biliyoruz ki insan alışkanlıklarıdır. Ve kolay kolay vazgeçmek istemez. Kanunlar, kurallar, yaptırımlar ve cezalar ne olursa olsun alışkanlıklarıyla hareket etmek isteyen insanın önünde hiçbir engel yeterli değildir.
Görülüyor ki vatandaşımızın hangi tür olursa olsun afetleri algılama biçiminde büyük bir sorun vardır. İnsan kaynaklı bir afet olan uyuşturucu özelinde bütün zararlı alışkanlıkların özellikle deprem bölgesinde ve deprem sonrasında artmasının nedenlerini düşünmemiz gerekmiyor mu? Bu soruya cevap ararken birçok şeyi bulacağımızı, afet temelsiz, güvenlik kültürsüz yaşamımızın, kendimize, aile ile birlikte topluma zarar veren alışkanlıklarımızın maddi ve manevi nedenlerini keşfedebileceğimizi düşünüyorum.
- “KADER”: MANTIK DAHİLİNDEKİ TÜM ÖNLEMLER ALINDIKTAN SONRA GERİYE KALANLARIN ADIDIR…
- VE…
- TOPLUMUN GELİŞMİŞLİĞİNİ AFETLER KARŞISINDAKİ DİRENCİ BELİRLER…
Afetsiz günler dileğiyle…
*
HÜSEYİN KANZA