10 Mart 1930’da Rize/ Fındıklı’da doğar. Babası Rahmi Bey, annesi Zekiye Hanım’dır. 12 Mart 1997’de Ankara’da vefat etmiştir.
Çoğu insanın hayatının özeti bu şekildedir. Arada eğitim, ticaret, kariyer ya da dünyadaki hasletlerinden bahseder, üstüne bir kürek toprak atar ve ebediyete gönderirsiniz. Onlar sadece dar bir çevrede kısa kısa anılacak cümlelerle hatırlanacaktır. Dünya insanlarının kahir ekseriyeti bu şekilde anılmıştır veya anılacaktır.
Bazı insanlarda vardır, fikirleriyle, eylemleriyle anılırlar. Onlar bir nevi ölümsüzdür. İşte bu manada ölümsüzlük şerbetini yudumlayan fikir ve eylem adamlarından biri de Galip Erdem’dir. Zat-ı alileri kulağına okunan ezan ile minareden verilen sela arasına çok şey sığdırmış bir dava adamıdır.
Ülkücülüğün çilesini yazmış, fikri olarak rol model alınması gereken bir mütefekkirdir. Gerçi kendini Ülkücü olarak tanımlayan insanların bazıları tarafından hala anlaşılamaması ayrı bir garabettir. Bu durumu zaten kendisi de yıllar önce görmüş ve: “Benim neslimin çoğu sınavı kazanamamış, ülkücülükten kaydı silinmiştir. Pek azının adaylığı hala devam eder” ve “Türk Milliyetçiliğinin tek meselesi vardır, o da Türk Milliyetçileridir” şeklinde cümleler ile izhar etmiştir.
Ebediyete irtihalinin sene-i devriyesi olması hasebiyle Nevzat Kösoğlu üstadın kendisi hakkında kaleme aldığı “Galip Erdem” isimli kitabında dikkatimi celbeden paragraflar nüvesi itibariyle biaynihi eklenerek aşağıda yer almıştır. Bundan dolayı bir konu bütünlüğü oluşturulmadan yer alan paragraflar vardır. Kendisini anlatmak bizim haddimiz değildir. Maksadı hasılamız bu çile insanını hem rahmetle anmak hem de anlamaya çalışmaktır.
- Okul arkadaşı İdris Yamantürk (Güriş firmasının sahibiydi. Geçtiğimiz yıllarda rahmetli olmuştur. Zenginler kulübünün tek “Türk Ocaklı” mümessili idi.) kendisini “Çok zeki ama yaramazlığı olmayan kendini aşan bir ağırbaşlı görünümü vardı” şeklinde tanımlar.
- Yavuz Bülent Bakiler ’in naklettiğine göre:” Ben Galip Ağabeyi tanımadan önce sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ilkesine inanırdım. O’nu tanıdıktan sonra çok sağlam kafaların bile sağlıklı vücutları olamayabiliyormuş” şeklinde cümleler ile anlatır.
- Yine bir gün Galip Erdem, Şadi Pehlivanoğlu, İrfan Atagün, Ömer Öztürkmen gibi gençlerle dergi, gazete yayımlamaya başlar. Tanrıdağ ve komünizmle mücadele isimleriyle. İstanbul Valisi daha sonra çıkardıkları “Sulu Gazete” ye ikazda bulunur ve kapatır. Ardından Kara Kedi isimli mizah dergisini de aynı gerekçelerle kapatır. Sonra dergi adı Bizim Kara Kedi olarak çıkar. O da kapatılır. Daha sonra Sizin Karakedi olarak çıkar oda kapanır. Biter mi elbette hayır. Ah Kara Kedi ismiyle çıkarılır. O da aynı akıbete uğrar. Bu sefer de Vah Kara Kedi isimleriyle çıkarılır. Maalesef bu isimde kapanmaktan yana nasibini alır. Hiciv ve mizah dergisine Şadi Pehlivanoğlu’nun naklettiğine göre hep Galip Erdem bu isimleri bulmuştur.
- Yine bir gün, İstanbul’da 6-7 Eylül olayları sonrası Galip Erdem bindiği dolmuşu emniyete çekerler. Kışlaya (Selimiye) götürülürken kaçanlar olur. Tabi kaçanlara devlet proje gereği kaçanlara ses etmez. Ama O ise “Has Kul” (Abdülhamit’in faytoncusu Osman) olmanın gururu ile 54 kilo girdiği cezaevinde boş yere 45 gün kalır. 39 kilo olarak çıkar.
- Ayvaz Gökdemir: “Kars’ta askerdik. Nevzat Kösoğlu ile oteldeyiz. Erdal Sorgutan gelir. Sohbet ederler hükümet kurarlar ve bozardık. Hükümet için liste bile belirledik. Erdal sordu “Yahu sizin bir Galip Ağabeyiniz vardı. O neden yok” der. Ayvaz Gökdemir “O hükümetin de abisidir” der. Kendisi için bir şey istemediği için dünyalık konularda ismi bile temayüz etmez.
- 1965 seçimlerinde CKMP’den Zeki Velidi Togan Hoca Samsun 1. Sıradan milletvekili adayı olur. Galip Erdem de rica üzerine (Hoca’ya yardımcı olmak için) 7. Sıradan aday olur. Listeler belirlendikten sonra Parti Genel Sekreterine uğrar. Tabi Galip Erdem’i tanımıyor bu zat. Güya Galip Erdem’i gaza getirmek ister. Samsun’dan 6’yı çıkarırız da 7. sizin gayretinize bağlı der. Galip Erdem’de “Efendim ben benden sonrakini seçtirmek için gidiyorum aslında 7. zaten cepte” der. Genel Sekreter arkasından “Yahu bu adamda amma safmış” diye dalga geçtiği cümlelerine yansır. Halbuki Galip Erdem kendi ile dalga geçmektedir de O anlayamamıştır.
- Ayvaz Gökdemir’in naklettiğine göre: “Hem babamız hem de oğlumuz gibiydi. Manevi dünyamıza baba gibi hitap ederdi. Ancak dünyevi işlerde (üst baş yiyecek) çocuk gibiydi. Bu yüzden “Galibi Tarikatı” şeyhi ıslah için kurulmuştur.
- Kızıl Çin “Marksizm ve sosyalist kardeşlik ülküsüne ihanet ediyor. Niçin? Menfaatleri için. Galip Erdem buna mukadder ihanet diyor. Yani milliyetçiliğin her türlü ideolojiye galebe çalmasıdır.
- Ankara’da Ülkü Ocağı Başkanları toplantısına katılır. Konuşmaya başlarken “Merhaba Ülkücü Adayları” diye hitap eder. Elbette salonda derin bir sessizlik olur. Sonrasında söylediği söz yine öğüt niteliğindedir: “İnsan ölünce ülkücü olur. Önce aday adayı olur, sonra adayı”
Son olarak Ülkücü Galip Erdem’in çok meşhur “Ağrı Dağı Tespiti” dünya döndükçe bir dava uğrunda kenetlenecek tüm insanlara adeta genel bir uyarıdır. “Bizler davayı Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk. Bin zahmet ve emekle acılar çekerek dağa tırmandık. Zirveye vardığımızda sevincimiz sonsuzdu. Ama küçük bir noksanımız olduğunu fark ettik. Davayı dağın eteklerinde unutmuştuk. Meğerse biz davayı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız.”
Vefatının sene-i devriyesinde kendisine Yüce Allah’tan rahmet dilerim.
Mekânı cennet-i ala olsun…
Saygılarımla…
*
Emre Gülbey DEMİR