Doğru nedir? Neye doğru deriz? Herkes tarafından onaylanan ortak kabullerimiz, toplumsal sözleşmelerimiz mi, yoksa kendimize göre belirlediğimiz normlar mı? Bir örnek vererek açıklayalım istersiniz. 5×5=25 ortak kabul ettiğimiz ve nesnel diye tanımladığımız bir doğruyken, ölümden sonra yaşam öznel doğrumuzdur. Yani nesnel olanla öznel olan arasındaki fark kişinin olaya verdiği anlam ve yaşamı oturttuğu merkezle ilgilidir. Bu anlamı nesnel yapan genel geçer doğrularken öznel yapan da dini, yani olayın inanç boyutudur. Kaldı ki nesnel doğrular insan olarak aradığımız birçok sorunun cevabını vermez. İşte bu noktadan itibaren öznel doğrularımız devreye girer. Bütün canlılar ölümlüdür. Hüseyin ‘de bir canlıdır. Öyleyse Hüseyin ölümlüdür önermesini mantığımız doğru olarak kabul eder Bunu hepimiz biliyoruz ve bu nesnel bir doğrudur. Ama öldükten sonra yaşam vardır, yoktur inancı öznel bir doğrudur. Velhasıl öznel doğru kişinin kendi inancı çerçevesindeki doğrularıdır.
İçinde yaşadığımız dünyada ve bulunduğumuz doğal, ekolojik sistem içerisinde yaşadığımız olayları anlamlandırırken hangi metodu kullanıyoruz? Nesnel mi yoksa Öznel mi değerleme yapıyoruz? Nesnel doğru çerçevesinde baktığımızda, bu olayları fizik kanunları çerçevesinde yapılandırırız. Örneğin deprem olayının sebebini levha hareketlerine bağlarız. Levha hareketlerinin deprem üretmesinin fiziki olarak nedenlerini biliriz ama bu olayın bize maddi-manevi zarar vererek acı çekmemize neden olmasının alt yapısını düşünmeyiz. İşte burada dini inanç yani öznel doğrularımız devreye girer. Ve bizim anlamlandıramadığımız, aciz kaldığımız bu olayları büyük bir gücün yani Tanrı’nın bize mesaj vermek için yarattığına inanırız.
Buradaki esas sorun, afetleri nesnel doğrularla mı yoksa öznel doğrularla mı değerlendirmeliyiz. Öznel doğrularla değerlendirilmelidir diyenler çok fazla sayıda olacaktır. Çünkü insan olarak özümüzü, çevremizdeki yaşamı değerlendirip anlamlandırırken kendi zaviyemizden bakar ve görürüz. Olayları kendi inancımız, görüşümüz, kültürümüz ve doğrularımızla tanımlarız. Bizim için tek doğru, sahibi olduğumuz kültürün doğrularıdir. Yani öznel doğrularımızdır. Ancak fizik kanunlarının 2+2=4 gerçeğinin cevapsız bıraktığı bu alanın herkese göre farklı olabileceği varsayıldığında, çok çeşitli öznel doğrular(!) bizi kaosa sürükleyecektir. Kaldı ki afetler ortak paydamızdır. Ve ortak hareketi, koordinasyonu ve birlikteliği gerektirir. Aksi durum mu? İşte asıl afet o zaman başlar…
Afetsiz günler dileğiyle…
*
Hüseyin KANZA