Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kahramanmaraş Milletvekili Prof.Dr. Sefer Aycan,Gıda,Tarım ve Orman Alanında değişikler için TBMM’de konuştu!
İşte o konuşma;
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına, söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Osman Durmuş Bakanımızı bir kez daha rahmetle anmak istiyorum. Osman Durmuş, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde hocamızdı, beraber çalıştık. 57’nci Hükûmette Sağlık Bakanlığında da beraber çalıştık, Genel Müdürlüğünü ve Müsteşarlığını yaptım. Çok önemli hizmetler yapmıştır devletimize, milletimize çok önemli katkılarda bulunmuştur. Rahmet ve minnetle tekrar anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, yasanın ikinci bölümünde özellikle tarım arazilerinin bölünmesinin önlenmesi, tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasının önlenmesi ve amaç dışı kullanım hâlinde de yapılacak yaptırımlarla ilgili maddeler vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de tarım arazilerinin bölünmesine karşıyız. Tarım arazilerinin mutlak manada amaç doğrultusunda kullanılması gerekiyor. Çünkü tarımsal üretim insan beslenmesi için, geleceği için son derece önemlidir. En önemli temel ihtiyaçlarımız tarımsal girdilerle, tarımsal üretimle sağlanmaktadır. Bu nedenle tarımsal üretimimizi daha da arttırmamız ve bunu daha da arttırabilmek için de topraklarımızı korumamız gerekiyor.
Tarım toprakları çok kıymetlidir. Bir santimlik toprağın oluşması için dört yüz yıl geçmektedir. Onun için hem mevcut arazileri korumamız hem de yeni tarım arazileri edinmemiz gerekiyor. Bu nedenle de Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle hazineye ait ekilmeyen tarım arazilerinin de kiralama yöntemiyle kullanıma açılmasını öneriyoruz.
Daha fazla üretim yapmamız gerekiyor. Tabii 83 milyonu beslemek, dünyanın beslenmesine de katkıda bulunmak için hem tarım arazilerinin bölünmesini hem de bu arazilerin amaç dışı kullanımını önlememiz gerekiyor. Bu konudaki yaptırımları doğru buluyor ve destekliyoruz.
Özellikle tarım arazilerinin imara açılmaması gerekiyor. Tarım arazilerinin organize sanayi bölgelerine açılmamasını özellikle istiyoruz. Çünkü imara açılması, o tarım arazilerinin mahvolması anlamına geliyor. İmar, herhangi bir yerde yapılabilir hatta yamaçlar bu anlamda daha doğrudur. Şehircilik ve şehir planlaması açısından ovalarda yerleşim yeri olmaması gerekir. Şehrim Kahramanmaraş’ta da biliyorsunuz çok önemli ovalar vardır. Şehrimizin özellikle Onikişubat bölgesinde çok verimli araziler var ama buralar da imar tehlikesiyle karşı karşıyadır. Mutlaka imara müsaade etmemek ve bu arazilerin korunarak geliştirilmesi konusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapılan düzenlemeleri destekliyoruz.
Yasa teklifinin ikinci ele aldığı konu tarım arazilerinin sulanmasıyla ilgili. Modern sulama sistemlerinin desteklenmesiyle ilgili maddeler var, bunu da destekliyoruz çünkü tarımsal üretimi artırmak için mutlaka sulu tarım yapmamız gerekiyor fakat yeteri kadar sulu tarım yapmadığımızı biliyoruz. Bunun için tabii ki barajlar yapılması, bentler yapılması, sulama kanallarının yapılması gerekiyor. Onun dışında da mutlaka modern sulama sistemleri yapılması gerekiyor. Eski, geleneksel yöntemlerle suyu arklara vererek yapılan sulamanın etkili olmadığını suyu sarf ettiğini hatta toprağa zarar verdiğini de biliyoruz. Modern sulama sistemleri, özellikle damlama sistemlerinin mutlaka yaygınlaştırılması lazım, bunu yaygınlaştırmak için yapılacak desteklemeleri de doğru ve yerinde buluyoruz.
Yine, Kahramanmaraş bildiğiniz gibi aslında akarsular yönünden zengin bir şehirdir fakat tarım arazilerimizin en fazla yüzde 25-yüzde 30’u sulu tarıma açıktır. Kahramanmaraş, bu kadar su zengini olmasına rağmen, akarsu zengini olmasına rağmen suyunu başka illere vermekte ama kendisi yeteri kadar kullanmamaktadır. Tabii ki bu, tarımsal üretimi etkilemektedir. Tarımsal üretimi artırmak için mutlaka sulu tarımı da desteklemek ve teşvik etmek gerektiği de gerçektir. Bu konudaki maddeyi de bu anlamda destekliyoruz, inşallah daha da desteklenerek modern sulama sistemlerini yaygınlaştırırız çünkü bu suyu da doğru kullanmak, verimli kullanmak ve etkin kullanmak zorundayız.
Ele alınan üçüncü konu ise gıdayla ilgilidir. Gıdaların denetimi ve gıdadaki sahteciliklerin, taklitlerin cezalandırılmasıyla ilgili hükümler var. Tabii ki tarımsal üretim aslında gıdayla da zaten direkt ilişkili. İnsanoğlunun gıdaya ihtiyacı vardır. İnsanoğlu beslenmediği zaman birçok hastalıklar hatta yaşamla bağdaşmayan bir durum ortaya çıkar, ölümle sonlanır ama tükettiği gıdalar sağlığa uygun değilse sağlığına da zarar verebilir; gıdanın hazırlanması sırasında yapılan yanlışlıklar sağlığına zarar verebileceği gibi, üretim sonrasında gıda içerisinde kullanılan katkı maddelerin, deterjanların, hormonların ve diğer kullanılan ilaçların, pestisitlerin tabii ki insan üzerinde toksik etkileri de vardır. Bu nedenle elbette gıdaya ihtiyacımız var, sürekli gıdaya ihtiyacımız var, gıdanın sürdürülebilir bir şekilde üretiminin devam etmesi lazım ama üretilen gıdanın da insan sağlığıyla uyumlu olması, insan sağlığına zarar vermemesi gerekiyor. Gıda içerisindeki bozulmalar, burada oluşan mantarlar örneğin ölüme sebep olabileceği gibi, bu toksik etkilere sebep olabilir, alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
Bir diğer tehlike, bugün, gıdaya katılan ve “katkı maddesi” denilen, aslında gıda açısından hiç önemli olmayan, sadece gıdanın bozulmasını önlemek için katılan katkı maddeleri konusuna da dikkat çekmek istiyorum. Bilinçsiz katılan katkı maddelerinin birçok sağlık sorununa sebep olduğunu biliyoruz. Zaten bir maddenin şifa ile zehir arasındaki farkı o maddenin dozudur. Doğru kullanırsanız şifa olabilir ama bunu fazla kullandığınız zamanda da zehir anlamına gelebilir yani insan vücuduna zarar verebilir. O nedenle gıda konusu hatta gıda için kullanılan ambalajlar gıda sağlığı ve insan sağlığını direkt etkileyen faktörlerdir. Bu nedenle gıda denetimlerini çok önemsememiz ve çok dikkatli ve özenli yapmamız gerekiyor. Fakat gıda konusu, maalesef çok taklidin, çok sahteciliğin, mevzuata uygunsuz üretimlerin, standartlara uygunsuz üretimin en çok olduğu alanlardan biridir. Bu nedenle denetimleri artırmak için biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, mutlaka Tarım Bakanlığındaki denetim ekiplerinin daha da artırılmasını ve özellikle de laboratuvar sistemlerinin daha da kuvvetlendirilerek denetim ağımızı güçlendirmesini öneriyoruz. Sadece şikâyete dayalı denetim yapmak yeterli değildir, rutin denetimler yapmamız lazım. Düzenli aralıklarla denetimler yaparak hem üretim aşamasında hem de tüketim aşamasında yani perakende aşamada da denetimleri artırmamız lazım. Düzenli aralıklarla örneklem yaparak gıda denetimini artırmamız gerekiyor. Sadece etiketine bakarak geçmek doğru değil, o etiketlerin de mutlaka okunabilir ve anlaşılabilir şekilde yazılması ve kullanılan ambalaj maddelerinin de mutlaka insan sağlığıyla uyumlu olmasının da sağlanması gerekiyor. Çünkü bunların -biraz evvel de söylediğim gibi- mutlak anlamda insan sağlığına zarar verip hatta birçok hastalığa da sebep olma ihtimali vardır. Tüm bu ihtimalleri kaldırmak için gıda denetimini artırmak gerekiyor.
Bir diğer önerimiz de özellikle şehirlerde, şehir merkezlerinde belediye zabıtalarına da tekrar gıda denetim yetkisinin verilmesini öneriyoruz. Özellikle perakende satışta mutlaka zabıtalar da devreye girmelidir ve böylece daha etkin bir gıda denetimi yapmamız da mümkün olacaktır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Aycan, buyurun.
SEFER AYCAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken özellikle gündemimizle ilgili de birkaç noktaya değinmek istiyorum: Macron’un, Fransa’nın, beraberinde Avrupa’daki özellikle Hollanda ve Avusturya’nın dinimize, İslam dinimize, Peygamber’imize, devletimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yaptığı saldırıları kınıyorum, nefretle kınıyorum hatta ve aklını başına almaya davet ediyorum. Türk düşmanlığının, Türkiye düşmanlığının ve İslam düşmanlığının körüklenmesinin kimseye bir yararı yoktur.
Yarın yaşayacağımız Mevlit Kandilimizin şimdiden milletimize, tüm İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünde inşallah Cumhuriyetimiz daha da güçlenerek ebediyete kadar yaşayacaktır. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bunu bize sağlayan tüm silah arkadaşlarını ve devletimizi kuran tüm geçmişimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun.