*Sibel Boyunduruk
İmansızda vicdan olmaz çocuğum
Kırk cesette bir can olmaz çocuğum
Tay büyür at olur, ona sözüm yok
İt büyüyüp insan olmaz çocuğum…
Abdurrahim KARAKOÇ
Ahlaksızlığın verdiği rahatlık ile yalan söylemek moda olmuş. Ah biz saf insanlar da herkesi kendimiz gibi sanar, açarız gönül soframızı. Aman dikkat gözünüzü severim, sizin yarı yaşınızdakiler ayakta uyuturlar da haberiniz olmaz. Öyle fena, öyle cinler keza.
Öyle çirkin zamanlardayız ki, amirinden memuruna kadar çirkef; öğretmeninden öğrencisine kadar yalancı; hiçbir haltı olmamasına rağmen bir de egolusu var! He kardeş he! Sen kaymakamla, belediye başkanıyla, komiserle oturuyon diye büyük adam oldun. Velakin kurban olurum bizlerden uzak ol, hatta cehenneme kadar! Zira bizler gibiler sizler gibilerle yarışamaz. Yalan söyleyemeyiz ki biz. Çünkü doğru gelince dile bizde saklanmaz, eğri görünce göz betimlenmeden durmaz.
Abtala mağlum olur derler, bereket versin Allah elimizden tutuyor da öyle böyle yaşıyoruz. Ya iftiraları hedefe gelseydi? Heyhat iyi ki Allah bizi öyle sınamıyor. Yoksa halimiz duman olurdu.
O kadar tecrübem yok hayata dair, lakin her çeşit meslekten insan tanıdım. Ve tevir tevir insan gördüm. Ve tek cümlem var ki, yalancıının büyüğü de küçüğü de mide bulandırıyor. Ve işin garibi bu insanların birbirine saygısı da yok. Sadece sürüden ibaret olan bu ‘insancıklar ( ki bu tabiri başka bir yazımda da kullanmıştım)’ yalanlarıyla yaşamaya devam ediyorlar. Üstelik başımıza öğretmen, doktor, müdür, avukat, milletvekili oluyorlar. Peki biz insan olanlar kime güveneceğiz?
Ahlaksızsınız, terbiyesiz ve yalancı. Ve dahi saygısız, insan olmaktan bihaber, hatta sürüngensiniz. Ama evet asla sesim sizin için yüksek çıkmayacak. Eskici bağırır da sarraf bağırmaz. Reisin dediği gibi sesiniz gür çıksın, ki bu suçluluk psikolojisidir.
SELAMETLE….